Ben bu bilgelik yoluna, varlığa yakınlaşmak için çıktım, fakat bilgim arttıkça varlıktan tiksinmeye başladım; görünen (sahte) kılıf meğer varlığın üzerine ne güzel bir örtüymüş; örtüyü kaldırınca onun çirkin yüzü ve pis kokusu tüm özümü hasta etti.
Varlığa bilgi ile yaklaşılır ve bilgi de emeğinizi ister sizden, emek için de enerji gerekir; yani tüm bunlar bir bedel sürecidir; bari harcadığınız, aldığınıza değse.
Satın alınan hakikattir; beş para etmez idealimiz: aslında kendi tasarımımız, adına böyle desek de o, en tümel ve kolektif imgedir. Asıl sahte olan, işte bu imgedir, yani: Hakikat!
Derisini soyarsanız insandan da geriye ne kalır? Korkutucu bir yapı ve görüntü. İşte dünyanın duyumsanırlığı da bir deridir; yani duyumsanırlık, hakikatin estetiğidir.