Çocukluğumdan gençliğime sıçrarken içimdeki özlem, merakın da zorlamasıyla beni bir arayışa iteledi. Bilgi alanımı genişletmek, yeni katmanlarla tanışmak, özüme ve benliğime varlıktan taze farklılıkar devşirmek, yükselmek ( fakat hiyerarşik manada değil ) için bilgelik yoluna çıktım. Önümdeki evren, benim için bir “gelecek” ti, benden önce var olsa da; ve ben aslında bir “geleceğe” yol aldım. Bilgi; bazen tırpanım oldu, onunla; önümdeki yaban, cahil ve vahşi otları biçtim; bazen dürbünüm oldu, bazen gözlüğüm, bazen de bastonumdu. Fakat O, benim bu yolda, yegane dostumdur. Amacım bir yere varmak değil, zaten bir “yer” de yok; gizli bir çekirdek varsa da bu bir tane değil; O, her bilgi branşına özel ve biraz da zihinle biçimlenen bir anlam. Ben, bu bitimsiz yolda , bana görelenen kısıt ve sınırlarla yetineceğim, tıpkı ömrüm gibi.
Sizinle yeniden, bir zamanlar yürüdüğüm yolu yürüyeceğim, bir tekrar olmayacak bu; yıllar sonra, geride bıraktığım bir yolculuğu anmak olacak. Siz de bana eşlik etmek isterseniz, buyrun o zaman, yolculuğumuza başlayalım.
Cesaretimizi hep genç kılarak açılalım bu Kozmos ummanına; hesap kitapla aşırmayalım meyveleri; onları, bırakalım aydın tesadüflerin rüzgarı düşürsün avucumuza. Güzel ve değerli olan, bu serüvenin süreci, sonucu değil; zira akıl, sezgi ve deneyimle öngörüyorum ki, insanın, eninde sonunda varacağı yer : Kendisi’dir. Yani bir Kolomb olacaksak; bir Macellan gibi başladığımız yere geri geleceğiz ve keşfettiğimiz şey ise “kendimiz” olacak; ve bağıracağız sevinçle, Arşimet gibi: Evreka, kendimi buldum!