İçeriğe geç
Anasayfa » Genius

Genius

Dahî denince genelde akla ilkin matematikçi ve fenci, ancak daha sonra diğer alanların eyleyicileri gelir. Peki ya deha nedir; o, salt arı bir üstün zekâlılık mıdır? Dehada kişilik de üst düzey yeteneğin bir önemli bileşenidir: çok yönlü, farklı, inatçı, kararlı, hedefe kilitlenen, pes etmeyen, alternatif çözüm yolları üreten, çaba harcayan, yenilikçi, pragmatik, coşkun, özgün… yani asil bir kişilik. Tüm bu özellikleri yapısında fazlasıyla barındırırdı bir isim, dahînin etkinlik alanına sporu bir şube olarak ekleyen, geçen yüzyılımızın bir Doğu yıldızı, sporun dahîsi : Bruce Lee.

Orta ve Yeni Çağ’da sadece sanatta yer bulan ideal erkek bedeninin gelişimi, Antik Yunan’dan sonra 19.yy’nin eşiğinde dirilip emeklemeye başladı; ardından, biyo-kimyanın profesyonel katkısı ve yardımıyla ilerleyen bu sürece “Falcon” kanatlarını takan, Bruce Lee oldu.

O’nun zekâsı, beden haritasında potansiyel olarak bekleyen; her kasın nasıl geliştirilip, güçlendirilip, işletileceğinin ve hareketin nasıl hızlandırılacağının yöntem hazinesinin bilgisini sezen ve bulan bir iz sürücü olarak ortaya çıktı. Zekâsına, özgün bakış açısını ve yorumunu ekleyen Genç Bruce, bedenin sporsal yönünü çok iyi analiz etmişti; vücut geliştirmede kas boyutlarının arttırımını, bir sınır çizip dar bir hacimde yoğunlaştırdı; kasları en etkili şekilde çalıştırıp kullanarak ve estetiği vücut ağırlığına feda etmeyerek de bedeni ideal hale getirdi. Doğu stilini: sadeliği, doğallığı, estetik görünüşün yanında sağlığı; kendi özgün katkılarıyla kaynaştırarak güncelledi; ve gene, çok az alet kullanarak bir çeşit oto bodybuilding de icat etti ve onu sürekli yenileyip geliştirdi.

Savunma sanatlarının bu becerikli halefi, alışılagelmiş ekolün görsel olarak lükse kaydığını ve ana işlevini geride tuttuğunu işaret ederek tepkileri üzerine çekse de, ancak bir dehânın başarabileceği bir devrimle çok kısa bir sürede tümden bir beden bilgeliğinin geleneksel otoriter akışının önüne fikirden bir ağ germiş, deneyimlemeleri süzüp elemiş, onlarda eklenti ve çıkarmalar yapmış, arta kalan bakiyeye, eğitimini aldığı modern ve akademik felsefeyi de eklemiş ve önceleri kadim stile koşut tuttuğu yorumunun açısını sonrasında daraltarak, bu iki yolu bilgelikle buluşturup, harmanlayıp “bir” ederek üstün bir stili, Jeet Kune Do’yu icat etmiş ve böylelikle savunma sanatının kılıfına sert fakat hoş bir renk katmış, onu bir spor olarak da ideal boyuta yükseltmiştir.

Jeet Kune Do; zeka fışkıran bir teknik, bir özgünlük, bir yenilik, bir formül, bir ekonomi, bir özet, bir sentezdir ve bir dehanın eseridir. Lee’nin tekniğinde; saygı duyduğu ve çok değer verdiği Uzak Doğu Bilgeliğinin bir çeşit mirası olan Meditasyonun yardımıyla beden ve zihin bir diyaloğa geçiyor ve bu ikisi, birbiriyle konuşup birbirini dinliyordu ve hatta birbirine yön veriyordu. O, kaslarını bir öğretmenin öğrenciyi eğittiği gibi eğitiyordu ve öğrenciler de çok istekli ve başarılıydı. O’nda eller, kollar, bacaklar ve ayaklar; uyumlu bir orkestranın enstrümanlarıydı.

Bir kas terbiyecisi, kas antrenörü, kas öğretmeni, kas şefi olan Bruce Lee: üstün zihin gücünü kullanarak bedenini; estetikçe, biçimce, hareketçe, güçce, hızca ve hem de ağırlıkça; oransal dengenin uyumlu bileşiminin eşsiz bir ziyneti olarak sergiledi ; ve o beden ki bir şablon, bir referanstır artık.


Sanatçı bir ailede büyümesinin avantajıyla yeteneğine oyunculuğu da ekledi, dövüş sporunu kendince sinemada hikâyeleştirip görselleştirdi, varoluşunu tam anlamıyla evren sahnesinde ifade etti; bir çığır açtı ve ardılları da sinema sanatına genç, dinamik ve estetik bir ekol kazandırdı.

Tüm bu eşsizliğinin yanında O, bir vatan şairi gibi kültürünü sevmiş ve onun arkasında durmuş; bir lider gibi kültürünü savunmuş, bir elçi olarak da kültürünü tanıtmıştır.

Bruce Lee; hoca ve bilge unvanını ve deha tanımını fazlasıyla hak eder. O, dünyanın görüp göreceği enderlerden ve özgünlerdendir.
O’nun gibisi gelmemiştir ve de gelmeyecektir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir