İçeriğe geç
Anasayfa » Bilgelik Yürüyüşü 18

Bilgelik Yürüyüşü 18

ORTAK

2

—“Yaşamın iki ortağıyız biz, ama yaşam ona daha çok hisse sundu, kayrasından bolca tattırdı, gelecekten avans da verdi. O önce başladı, tanıdı, öğrendi. Bense kaldım taşrada bilisiz ve deneyimden habersiz. Ben de bilgi yolunda yürüyecekken, iri iri taşlar yuvarladı önüme, yolumu tıkadı.
O, nasıl da kuruldu yaşam kentine. Ne çok şey aldı kendine, hisselerimi kullanarak: erk, iktidar, konum…
Ne zamanki anladım kurgusunu, istedim geri haklarım; çoğu kez kovdu: ‘Kent sana göre değil, o küçük ve yaban dünyanda kal.’
Ben de usuma dedim: Yardım et. Doğanın bana verdiği işe yarar hiç mi bir şey yok? Usum buyurdu: ‘Fırçayı kullan; takıyı, kokuyu, aynayı ve tarağı.’ Boya sayesinde estetiğin erki tenimin kıyılarına vurdu.
Önce üzerimdeki zırh gibi ağır kumaşları silkindim, evime gerdiği demir perdeleri yırttım, sonra sahneye atladım; o ki dayanamaz sallanan kuyruğa ve salınan kahkahaya; bunların ardı sıra koşar soluk soluğa. Onu kuyruğumla çengel gibi kendime çektim. O, görüntümle sarhoş olup oyalanırken, eldiveni elime giydim çizmeyi ayağıma, türlü ağır işin içinde makine yağlarında, birçok metalden ona yemek pişirdim. Ve giydim ardından pantolonu ve taktım kravatı da, kalem oynattım boşladığı yönetimin içinde. Hayatı ben de okudum, öğrendim; hem ondan da gerçekçi buldum ve ondan arta kalan boşlukları biriktirip birleştirdim, kendime bir mekan edindim.
Korkuyor, yıktım kalelerini! Korkuyor, sildim efendiliğini! Korkuyor, yağmaladım hazinesini! Korkuyor devrimden, her iktidar gibi.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir