ORTAK
5
Şimdi her ikisini de karşısına aldı ve konuştu:
— Yaşam iki bacaklıdır: bacağın biri erkektir, diğeri kadın. Yaşam yürümeye erkekle başladı.
Erkek dedi: “İlk adım bensem her şeyde de ilklik benim olmalı.” Yediremedi de, ardından gelecek ve onu geçecek olan bacağa çok kez çelme taktı: “Yürüyecekse de aksasın!” Ama yaşam aksamak ister mi ki?
Yaşam, başlangıçta hissesinden erkeğe daha fazla verdi – az öncemde kadının buna değindiği gibi – erkekse şımardı, fazlalığını korumak için her türlü hileye bulaştı. Tehdit etti, saldırdı. Kadınsa çalıştı, çabaladı, savaştı, biriktirdi ve eşitledi kendini erkekle; hakkını geri aldı.
Erkeği de bir tedirginlik sardı; daha da korktu: “Ya yerim de değişirse!” Çünkü yeri değişenin kendi de değişir. Kadınsa eşitlikten öte sıçramak istedi; çünkü eşitliğe varan, fazlasını da gereksinir. Şimdi ne saf kadın kaldı, ne de som erkek.
Sizler itkilerinizden, hırslarınızdan çok etkilendiniz. Düzenin görüntüsünü kendinize görelediniz. Anlamın arkını kendi bahçenize çevirdiniz.
Alt etme hevesi öyle bir saplandı ki içinize, mucitler oluverdiniz; kandırmayı ve etkilemeyi icat ettiniz. Tarak, takı, ayna ve kokuyla; mülk, konum, para ve kasla.
Biriniz güzel, birinizse güçlü kılınmak için debelenirsiniz. Hemcinsinizi dost tutmazsınız da onu dahi egemenlik istencinize yem edersiniz. Lakin şehvetle gelen namussuzlukta ne kadar sağlam bağlarınız: nükleer bir kuvvet gibi.
Yaşam kolay olsun istediniz, zahmetsiz gelen her konuğu buyur ettiniz. Günah kadar bayağı ve kolay olan ne var? Basitleştikçe unuttunuz yükselmeyi, kendinizi pek yüksekte bulmuştunuz, öyle ya!
Siz ki yaşamı çekiştiriyordunuz ve az kaldı yırtıyordunuz; değerini bilseniz böyle yapar mıydınız?