İnsan varoluşundan beri onu takip eden yapışkan ve gözle görülmez bir gölge vardır: Oksiyür. Bu en zeki ve en gıcık asalak : İnsana paralel ilerlemiş, insan gibi ilkelden moderne yol almış, kendini her koşula güncellemiş, silahlarını geliştirmiş, yeni dünyaya ayak uydurmuş, insan sosyalleşmesi onun da işine yaramıştır.
Kıl kurdu bir çeşit göç gibi kent coğrafyasını dolanır, kenar mahalleden merkeze sürekli bir akımdadır; kendini evrilte evrilte güçlendirir. Klavyelerde, direksiyon simidinde, AVM’lerde, kuaförlerde, toplu kullanım alanlarında pusuda bekler. Kapalı ortamlar; hele de samimiyetin, yakınlığın adêt olduğu memleketlerde tokalaşmalar, sarılmalar, kalabalık ibadetler; yaşamını daha da kolaylaştırır.
Adı gibi, kıl gördü mü dayanamaz, yapışıp tutundurur ona lanetini, bir ağaca konan kuş sürüsü gibi. Yumurtaları, çok çabuk patlayan tomurcuktur, bela açan. Milyon sivri iştahlı kuyruk kıvrılınca deride iğne batma hissi veren bir kaşıntı huzursuzca uyanır.
Onu göremezsiniz; oyun oynar kahkaha atarak sizinle, ” ben buradayım” diye bağırır burnun iki yanındaki kıvrımlarda, kulak içlerinde, kirpikte ve saçlarda: kaşındırarak. Yumurtalardan çıkan larvalar boğazdaysa şayet, kuru kuru öksürtür.
Bir eşya silkeleyişi, bir hapşırık onu taşır, rüzgarın polen tozu taşıdığı gibi ve böylece bela, aşılanmaya hazır olur.
Yapışkan, üşengeç, hazıra konan, kıvrımlara saklanan lanetli bela; sizi sömürür de sömürür, enerji sermayenizi azaltır, damarlarınızı lağım olarak kullanır, tüm pisliğini kanınıza boşaltır ve de ardından tepki olarak alerjik kaşıntı tüm bedeninizde gezmeye başlar. Kalkanı çok dayanıklıdır, onu bağırsağa inmeden yok etmek için Sırtlan midesi olmalı insanda.
Bağırsaklardakini öldürmek bir anlam ifade etmez, sayısız yumurtadan sadece bir çift erkek ve dişi yaşasa yeter; tüm bir bedene, ormanı ele geçiren mantar gibi yayılır, kolonisini kurar ve bu bedeni öyle kolay teslim etmez; yumurtalar her yerde birer potansiyel hazırkıta bekleyen askerdir, yiyeceklerinizi Truva atı gibi kullanır.
Tıp ve onun alternatifi yedek tıp, tedavide sadece bağırsağa odaklanır, fakat bedenin her tarafında, eşyalarda, havada vb. yerlerde yurt tutmaya hazırlananları kovmaya güç yetiremez.
Oksiyür: Tıp, bir çözüm bulamayacak, bari teknoloji; bir silah geliştirse de bir çeşit radyasyon tabancası gibi, ışınsal bir yokedimle çare bulsa bu derde, vücut yüzeyinde ve dış mekanlarda radara yakalandığı yerde işini bitirse.
