İçeriğe geç
Anasayfa » Kalkan

Kalkan

Ağabey, hayat kavgamızda bir şans bize “kalkan” olarak; fakat o, kalkansız savaşa başladı; her tarafı sorumluktan ve yükten yara bere içinde.
İlkliğin bedelini, başta her ne kadar ilgiyle sevilse de, sonra olgun bir sorumluluk yüklendirilerek ödemiş, mazeret öne sürmesi ve bahanesi yasaklanan bir asker sayılmış, bazen bir kobay olmuş ve her ardılı ona emanet edilmiştir. Kendi acemiliğine bakmayan ebeveyn ondan bekler profesyonelliği.
Senle beraber belki de sevinmiş bir destekçisi geldi diye, yükü yarılarım diye; fakat sonra, vicdanı dayanamamış, görevinde kaçamaklar yaparak sana aylaklığı bağışlamış, emeği nasırlansa da vicdanı pürüzsüz kalmış, düşe kalka edindiği deneyimle “Benim çektiğimi sen çekme” diye, senin önündeki çalıları ayıklamış, seni kollamış… bir babalık provasıyla belki de seni bir evlat olarak da görmüş; tökezlemelerinde, azar işitme diye senin suçunu üzerine almış, cezayı da çekmiş.
Ağabey bir süzektir, zorluğun önünde durup onu bize ince ince dilerek alt etmemizi kolaylaştıran; ve o: bir tampon, bir kılavuz, bir dümen, bir elçi, bir şemsiye, bir köprü, bir duvar, bir yaşam koçu , bir yarı baba, bir arkadaş, bir kalkan!
Gün gelir; gücü tükenir, “Benim kendime faydam olmadı, yoruldum” der, çareyi usulca geçip gitmekte bulur.
Hiç iyi bir kalkan olamayan benim de, bir zamanlar çok asil bir KALKAN’ım vardı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir