BİN SANRI İLİ
8
Ama böyle bir çağda, böyle bir konumda ve yolda köpürüp kabaran istenciniz, nasıl onaylar ki bir ve bütün ve üstün ve yetkin ve tek özneyi?
Şu yapay uygarlığınız ideallerinize öykünür —yeniliğiyle, yüksekliğiyle, çağdaşlığıyla övünür: boşuna. Ama bakın ki temeli sanrınızdır; yaklaşan gelecek onu çökertecek, bunu bana fısıldayan tarihtir, şimdi gözleri çevirme günüdür. Çok oyalandınız, nasıl oldu da duymadınız haberi, benim yalnız ve yaban beldemdeki sağır kulaklarıma kadar gelen.
Zaman durmak için ivmeleniyor, siz de çabuk olun, bakın felaketin çanı çalıyor; —irkilin ve kendinize gelin. Düşünün bir kere, çünkü bilinci olan düşünür ve ondadır sorumluluk.
Atalarınız gibi olmayın, onlar —Analiz Cumhuriyeti’nin yurttaşlarıydılar; alışmışlardı bölmeye, ayırmaya. Sizse bu anlama bütünleyin, toplayın.”
Ne bakan oldu ne de duyan.
“Aman hemen çıkayım benzemeden bunlara, gün öğleyi döndü, ya sen neredesin uçurtmam?”