İçeriğe geç
Anasayfa » Anlaşma

Anlaşma

Gerçeklik anlam olduğunda ve böylelikle de bıkkıntı verdiğinde, zaman daha da yoğunlaştırarak hayatın hepten tadını aldığında, tüm dolaylamaları önünden süpürerek dolusunca “Ben” diyen Bilinç, varlığın bir tiksinti, bir gereksizlik olduğunu keşfeder ve artık onun bir parçası olmak istemez , asıl ve öz anlamının, “yok olmanın” ipucunu yakalamış olur: — dışardan dayatılmış bir anlamı değil; ve işte kendi anlamına erişmek için bütünüyle varlığından vazgeçmesi gerektiğini bilir. Diğer taraftan; varolmaya programlanmış, ne ehilliğe ve ne de olgunluğa erişmemiş, şekli fart etmez, kölelik bile olsa varkalmak isteyen Bilinçaltı’nın, en korktuğu durum başına gelmiştir: Bilinç’in, herşeyin dayatmalı ve bomboş ve de hayatın ılgımın ta kendisi olduğunun bilgisine erişmesi. İtirazı vardır bu fikre – biyolojik kurulu saat daha zilini çalmayacaktır zira, onu öncelemeye gerek yoktur – o, bunun için de Bilinç’i; “anlam”a, varkalmaya ayartmak üzere gizlide tuttuğu yöntemleri bir koz olarak günyüzüne çıkarır, bir amacın, hedefin ve meşguliyetin tütsüsünü yakar, umudun yarım yamalak çattığı göğe aşkın parıltılı havai fişeklerini atar, Bilinç’e eğreti hazlı avuntuları denettirir , zorda kaldığında ise uyuşturucu bir maddeye alıştırıp bağımlı kılarak Bilinç’i hayatta tutmaya mecbur etmeye çalışır; daha da olmazsa bir hastalık türetir; organizma düzelmek için harekete geçecektir, ve zaman, belirlenmiş ecelin lehine doğru akacaktır. Bu oyalanmalar Bilinç’i bir müddet yaşatsa da Bilinç bu kandırmacayı kabul etmez ve bu hayat dilencisinin yalvarmalarından da iyiden iyiye iğrenir.
Bilinç’in fikrine itaat etmek istemeyen Bilinçaltı; onun, başatlığını mutlaklaştırmasını önlemek için gene inatla onu bu fikirden caydırmaya paralel her türden yeni yöntemler bulup yığar Bilinç’in üzerine; fakat Bilinçaltı’nın ısrarları Bilinç’in kararının haklılığının ispatını pekiştirmiş olur, Bilinç daha da yakınlaşır fikrininin doğruluğunun kesinliğine ve güler geçer dizginleri eline almaya soyunan, yöneticiliğe öykünen bu acemiye ; ona onurlu olmasını salık verir: “Bilisiz, emeğini niye tüketiyorsun, seni; zoraki koşullandıran, süregidimli bir dilenci ve bir köle yapan, tümsekleri geleceğine biriktiren hayat denen angarya için. Nedir hayat: Ecel sürecinin tamamlanmasına kadar boşuna bir oyalanma, bir geveze gereksizlik, boşuna akıtılan zaman teri. Değmez; emek, karşılığını hiç bulamayacak, değerden kaybedecek.”
Evrimin son durağı “Bilinçli ben”, iradenin gücünü kullanarak inşa ettiği kırmızı ışıktan bir “STOP” duvarıyla bu soytarılığın ilerleyişine bir son çeker, bu zorlamalı oyunu bozar, son noktayı koymak için düdüğünü çalar: “Yeter artık! Neden edilgin bir seyirci olasınki bu saçma fakat güçlü düzende?” Böylelikle Bilinç; ona, kuklalık yaptığını, zavallı bir hayat bağımlısı olanın bizzat kendisi olduğunu göstermiştir, ve sonra da ekler;hayatı sevdirmenin bir pembe yalan bahanesi olan aşkın, tam bir alçalma ve hatta hakaret, bir gerileme, bir haykırışı yutkunma olduğunu, bu şekilde değersiz bir varolmanın zavallığı olduğunu, çünkü asıl acıyı çeken ve de anlamsızlanan Bilinçaltı’dır; Bilinç bu haksızlığa razı değildir; çünkü Bilinç soyuta, Bilinçaltı ise somuta yakındır ve esasen “yaşayan” da, Bilinçaltı’dır.
Bilinç; ne aşka, ne doğaya, ne insanlara ve ne de tümden bir düzene köle olmak istemez; varlığının kapısını kapatacaktır bir “reddi hayat” ilan ederek. Bilinçaltı da, Bilinç’e uyarak kılıcını çeker varlığa, bu karara mertçe ortak olur, zira değersizce geri planda varagitmek Bilinçaltı’nın da moralini bozar; anlam, yok olmakta vardır artık, Bilinçaltı da bunu kabul eder; fakat Bilinçaltı hamdır, sadece ister, yetkince kavrayamaz, karar veremez; soyut evrimsel süreçte bir ön basamak, bir bürokrat, bir memur, itaatkar bir görevli olarak “son” denen mührü taşır, ancak onu basmaya yetkili değildir; kararı uygulayan mercii Bilinçtir.
En üst ve yetkin ve nihai fark ediş olarak İntihar, Bilinçaltı’yla yapılan bir anlaşmadır, beraber verilen bir karardır, avutucu gereçleriyle zaman kazanmaya çabalayan Bilinçaltı’nın oyununa gelmeyen Bilinç’in, Bilinçaltı’ndan onay almasıdır.
İki ortak feshederek hayatı el sıkışıp kucaklaşırlar ve ayrılacaklarını ve bir daha da birleşmeyeceklerini bilerek yokluk yolculuğuna yol alırlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir