HERKESE !
2
Sordular:
— ” Sen yeni erdemlere ulaştın mı?”
— ” Ben, baksanıza yitiğim, bir sonrasız yitirgenim. Eski erdemlerden çok yedim de tıkandım, yeni erdemlere yok daha yerim.
Gelecek sizlerindir, bunu şimdinizle belirleyin. Eski erdemler getirmedi, fakat çok götürdü; bol bol çaldı ve sakladı bedenden.
İstenciniz kaç bin yıldır aç aç ulur içinizdeki zindanda. Dişleyip kemirdiği kilitlerden gelen gıcırtı ve kanırtı sesleriyle benim dahi dişlerim kamaşır. Siz onu doyurmaya geldiğinizde hıncından elinizi ısırır ve yaralarınızı da etik sarar. Ah o ne beceriksiz pansumancıdır. Açın kilidini zindanın, hür olsun istem; etiği atın önüne, parçalasın da karnını doyursun böylece.
Alay edin, hor görün, affetmeyin, küçümseyin… geri almayın sözünüzü. Acımak, sizce de zayıfların mızmızlığıdır: ‘ Ya benim de başıma gelirse? ’ Güvensizliğinizin gözyaşları bunlar. Kudret şunu der: Benim başıma gelmez, ancak ben getiririm başlara.
Düşün ve gerçekliğin ne’liği ne’nize? Gerçekliğiniz o, ânınız neyse. Kime ne ödev ne, görev ne? Çıkarın saati midir, kendinizi dinleyin; zaman size sitem mi ediyor, pencerenizi kapayın.
Kötü ne varsa paylaşın, iyiyi kendinize ayırın; kötüde savurgan, iyide cimri olun. Hızla dönün köşeleri, savrulmazsınız korkmayın.
Kimsenin tekeri önüne taş koymayın, durdurmayın eylemcileri; bırakınız, yapsınlar ! İstek ve arzunun şarkısını dinleyin: Yüksel, yüksel; kon üste, bir üste daha ve hep aşağı bak hep!”
Dinleyenlerin ağızlarına salya vurdu; köpükler içinde gülüşüyorlardı. Yitiğ’in sözlerinin her harfini yakalamak için birbirlerini eziyorlardı. Omuzlardaydı şimdi Yitik.