İKİNCİ GÖRÜNÜŞ
2
Salt, boyun eğdiren olduğun içindir sana tapınma. Sanır mısın ki seni severler? Sevgiden zorunluluğu ve alışkanlığı al, ne kalır geriye? Saltık olmasan, çokluk ve seçim olsa baş sevilen olur muydun? Sen araçtan çoğu değilsin. Yazık sana, senden olana, sana bel bağlayana. Acımam yaltakçılarına. Çünkü acıma yardımın itkisi ve vicdanın kutlu emridir.
Ah bir baktırabilseydim gözlerimden; bu dürbün ne der uzağa ve bu mercek ne der diplere? Göstersem onları sana, seni de onlara. Birleşse özle görünüş ve anlaşılsa derinden akan ve sessizce içini oyan ve yumuşatan ve birden çökerten gerçeklik toprağını, akar ateşten o koca yalan.
Sen huzur bozan, sen ölü devşiren ve sen kor kor yanan, kini kemiren içini, kendi kendini yakan zorba ! Gözlerine koca bir ışık indir de gör neymiş insan. Seninle şımardı o. Neydi ki insan sendeki saklı, nereden inmişti sana erken?
Namlar alındı. Kimi çağlara dayandı kimi yılları zorladı, ama hiçbiri sen gibi kalıcı değil. Biçimlerin yitti ama ruhun ölmedi. Her keresinde yenilenerek daha da güçlü döndün.”