— Niçin bana her tanık olduğum olumluluk, yüce Yaratıcı’nın ve onun diğerleriyle paylaştığı gibi geliyor, kendimi bu birlikteliğin dışında yapayalnız buluyorum, üvey bir kul gibi! En aptal dediğim bile biraz uğraşla potansiyelini bir çiçek gibi açıp kendinin bile fark etmediği yetisini ışıldatıyorken onca çabama rağmen ben aynı konuda bir sonuca varamıyorum, başarının karşısında kendimi felçli hissediyorum.
Ah kahretsin orta olmayacaksın, ya alt ya üst olacaksın.
— Yani yalnızsın ve dışlanmış.
— Evet.
— Antik Yunan’da bir genç adam göğe değil de insanlara bakmış ve demiş: Benim tanrılarım aramızda, o “ara” ki benim göğümdür; işte bu tanrılar tepemde gezinir durur ayaklarıyla kafama basa basa: güzeller, yakışıklılar, sağlıklılar, zekiler, yetenekliler, başarılılar, zenginler, ünlüler, şanslılar…
Şudur mutlak kimsesizin hayat karşısındaki hali: En yalnız kişi inançlı yalnızdır, kendimden biliyorum. Onun yanına ben dahi uğramam, ben de kendimden kaçıyorum.