FETRET
3
Devasa bir mum, karanlığı ikiye ayırdı, —keskin bir kılıç gibi, ve dürdü cebine koydu. Her yan ışıkla şenlendi. Asasını yere vurdu.
— Ey kara su, çekil !
Su, yönünü değiştirdi, kendi derinliğine yol aldı. Gözü ışıktan kamaşan yabanlar bir bir kaçtı. Asasını kayaya uzattı.
— Yürü! Ver elini ve dümdüz yürü.
Yitik, Korktu.
— Çok ince, ya dengemi yitirip düşersem!
— Yürü hele, bir adım at.
Yitik, denileni yaptı; önünde geniş ve sapasağlam bir yol açıldı.
— Zayıf düşmüşsün, fırsat bilmiş bunu yalan yabanların ve saldırmaya gelmişler sana. Fetret sona erdi, şimdi yönetim sende, ne oldu anlat hele.
— Bir büyük cenkte yenildim, sonra kendimi karanlıkta tutsak buldum.
— Kiminle çarpıştın ki, kime kılıç çaldın?
— Evrenin sahibine. Kılıç ondaydı, çakı bende. Evren ki onun avuç içindeymiş, insan dizginleri de öyle. Gitgide büyüyormuş, bizmişiz onu besleyen de. Çok korkunçtu, bir görsen! Alevler içindeydi, güneşe baksa güneş dahi erirdi.