FETRET
4
— “Neler duyuyorum ey bilisiz; ‘saltık’, biçime sığar mı? Onu gören göz ve gösterecek ayna nerede?
Amma da palavra sıkmış o ekşi ağzıyla, koca göbek.
Ama ben bunu yaptıranı biliyorum. Sen bir görüntüye bakmışsın ruha değil. İstersen gel bu ruhu dinle.”
Tekrar asasını yere vurdu, bir ağız tırsarak konuştu.
— “ İnsan asil ve de çok cesur, evrenin yükünü sırtlar. Ben onu kıskandım, çünkü her kahraman kıskanılır.
Ona denk değilim ki ben. İçin için kemirirdi beni kıskançlığım. Onun; iyisini, doğrusunu, güzelini, erdemini, emeğini çalmak istedim ve ateşimde yakmak. İyi bir hırsız sabrı bilmeli iyi bir pusucu gibi. Ben de öyle yaptım.
Onu ışıksız yakaladım, bilisizliğinde, bana verilmeyen nimeti kullanmadığında: usunu. O, böyle zamanlarda eşekten beter olur ve semeri kapan gelir benim soyumdan.
Bazılarınız çok cömert, ben istemeden verdiler bana. Birleştirici olamayanları bana öykünür gördüğümde bu işimi kolayladı. Dengesizleri ve sınır bilmeyenleri de tanıdım saldırırken saltık hakikatin asıl sahibine.”