Şöhret dağına çıkarken sırtında Anadolu’yu taşıdı, bu zengin kültür bohçasını; sazının tellerini birbirine ulayıp, tezenesini her çatlağa saplayıp tırmandı, yükseldi ve zirvede sesten bir bayrak oldu. Bozlak, bir boz şahinin, bir balabanın çığlığı gibi yankılandı ki bu sesi Orta Asya’nın tarihi bile duydu. O bozkırın tadı başka nasıl değecekti ki damaklara, bu Orta Asya’nın mirası, unutulmuş bu yemeğin tarzı; ama tarif bir yana elin tadı başka; hiçbir bağlamadan böyle bir lezzet gelmiyor.
Kısa ve öz bir değerlendirme olmuş. Zaten rahmetli uzun lafı sevmezdi.